Maddi ve manevi tazminat davaları, kişilik haklarının ihlali veya haksız fiil sonucu meydana gelen zararın giderilmesi amacıyla açılan hukuk davalarıdır. Türk Borçlar Kanunu’na göre haksız fiil nedeniyle zarar gören kişi, uğradığı maddi ve manevi zararların karşılanmasını talep edebilir. Maddi tazminat, kişinin malvarlığında meydana gelen eksilmeyi gidermeyi hedefler. Örneğin trafik kazası, iş kazası veya saldırı sonucu meydana gelen tedavi masrafları, çalışma gücü kaybı ya da gelir kaybı maddi tazminat kapsamında değerlendirilebilir. Manevi tazminat ise, kişinin yaşadığı elem, üzüntü ve ruhsal acının hafifletilmesi amacıyla hükmedilen parasal bir telafi yoludur.
Maddi ve manevi tazminat taleplerinde, zararın varlığı ve failin kusuru ispat edilmelidir. Ayrıca, zarar ile fiil arasında illiyet bağı bulunmalıdır. Mahkemeler, tazminat miktarını belirlerken olayın ağırlığını, tarafların durumunu, kusur oranını ve hakkaniyet ilkelerini dikkate alır. Manevi tazminatın amacı bir ceza değil, zarar görenin manevi huzurunu bir nebze de olsa yeniden sağlamaktır.
Bu tür davalar genellikle Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülür. Ancak iş kazaları veya işçi-işveren ilişkilerinden doğan zararlar için İş Mahkemesi yetkilidir. Maddi ve manevi tazminat davalarında süreler, zamanaşımı kuralları çerçevesinde değerlendirilir. Davacı, zararını ve kusuru ortaya koyacak delilleri sunmalı, gerektiğinde bilirkişi incelemesi talep etmelidir.
Sonuç olarak, maddi ve manevi tazminat davaları, bireylerin uğradığı haksızlıkların telafisi açısından hukuk sistemimizin önemli güvencelerindendir.
paylaş
twittle
paylaş
paylaş